Yanartaş (Chimera)

Yanartaş, Çıralı’nın sahiline 600 metre uzaklıkta, deniz seviyesinden 250 m yüksekte muhteşem bir doğa harikasıdır.Ormanın içerisinde, açık bir kayalık alanda hiç sönmeyen bir ateştir. MÖ. 4. yüzyıldan beri yazarlar metinlerinde bu gizemli alevlerden sözetmektedirler. Ateşin bulunduğu yerin yakınlarındaki kalıntılar antik bir Bizans Kilisesine aittir. Bölgede bulunduğu bilinen en eski yapı, Hephaistos’a adanmış olan bir tapınaktır. Günümüzde bu yapıdan geriye çok az bir kalıntı kalmıştır.

Yapılan analizler sonucu yanan gazda bol miktarda metan olduğu tespit edilmiştir. Bu gizemli alevlerin keyfini en iyi karanlıkta çıkarabilirsiniz. Fakat alevlerin olduğu düzlüğe kadar yapmanız gereken maceralı yolculukta yanınızda bir el feneri bulundurmanızda fayda var.

Yanartaş’ın adı Bellerophon ve Chimera efsanesinde geçmektedir. Korith prensi Bellerophon’un, Argos Kralı Proitos’un karısı Sthenetoia ile bir ilişkisi olduğu iddia edilir. Bunun üzerine Argos kralı, prensi Likya Kralı Iobates’e, içinde prensin öldürülmesi gerektiği yazan gizli bir mesajla gönderir. Iobates, Bellerophon’a, aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu, nefesinden ateşler saçan Chimera adlı bir canavarı öldürme görevini verir.

Bellerophon, Tanrıça Athena’nın yardımıyla uçan at Pegasus’u yakalar. Kurşun uçlu bir mızrakla Chimera’yı ağzından vurur. Kurşun, Chimera’nın alevler saçan ağzında erir ve canavarı öldürür. Iobates, Bellerophon’a ikinci görev olarak vahşi, savaşçı Solymi (Termessian) kabilesiyle savaşmasını emreder. Bu görevi de başaran Bellerophon’a, daha sonra da Amazon’larla savaşması görevi verilir.

Kendisine verilen tüm görevleri başaran Bellerophon, Likya’ya dönüş yolunda en cesur Likyalı askerler tarafından pusuya düşürülür, fakat bundan da sağ çıkmayı başarır ve Likya’ya bir kahraman olarak girer. Iobates, Bellerophone’a krallığının yarısını ve kızlarından birini vererek onu onurlandırır.